Türk milliyetçiliğinin sistematik temele dayandırılması gayesiyle ortaya konan pek çok eser gibi Başbuğ Alpaslan Türkeş’in kaleme aldığı Dokuz Işık doktrini de milletin gerçekleri, toplumun beklentileri üzerine kurgulanmıştır. Hiç şüphe yoktur ki Türk siyasi tarihi için bir dönüm noktası olan bu yapıt ülkücü hareket için bir yol gösterici olduğu kadar, emperyalizmden devşirme itikat ve iman anlayışının da önünde durabilecek derecede güçlü ve sürekli olabilmiştir. Ülkücü hareketin esasları dokuz temel değerle ifade edilirken benim en çok dikkatimi çeken ise şahsiyetçilik olmuştur. Belki geçmişten günümüze değin kişilerin nefislerinden arınamayacakları gerçeği ile defalarca yüzleşmiş olmam, belki de koskoca bir hareketin yol göstericisi olan bir eserde neden bu tür bir ilkeye yer verilmesi gerektiğini anlamaya çalışmam bu noktada etkili oldu. Başbuğun deyimiyle “ şahsiyet, kendini, ferdiyetin dar ve egoist isteklerinden kurtarmış, milli menfaatlerle, şahsiyetinin gelişmesini bir arada mü